6 Aralık 2012 Perşembe
HAVVA'NIN KURTLARI
Adem: Kıskanç mısındır?
Havva: Hayıııırrr!!!
Adem: En güzeli. Kızların kıskançlık krizlerine dayanamıyorum. Sevgilisi olan bir erkeğin kız arkadaşları olamaz mı? Hepsini yanlış anlayıp olay mı çıkarmak lazım illâ?
Havva: Bence de. Ne o öyle? Ne kadar geri kafalı bir yaklaşım tarzı. Hiç hoşlanmam öyle şeylerden. Arkadaşın cinsiyeti mi olurmuş? Kıskançlık güvensizlikten kaynaklanıyor bence. Güven yoksa zaten gerisine gerek yok.
Adem: İnanamıyorum ya… Nihayet benim gibi düşünebilen bir kızla tanıştım. Benim çok kız arkadaşım var. Bugüne kadar hep sorun oldu bu durum. Hayatıma giren insanlar bir türlü anlayamadılar o kızların sadece arkadaşım olduğunu.
Havva: Ben de inanamıyorum. Sen neredeydin bugüne kadar? Böyle düşündüğüm için arkadaşlarım saçmaladığımı düşünürlerdi hep. İlişkiler, arkadaşlıkları yok etmek zorunda değil ki…
*
Bir ilişkinin ilk gününde, mutlaka, yapılan bir konuşma kesiti bu. Çoğumuz yaşamışızdır aynı ânı. İstisnalar dışında hiçbir kadın kıskanç değildir ilişki başlarken. Karakterlerinde yoktur böyle bir şey. Kıskanç kadınları da anlayamamaktadırlar üstelik. Kendi aralarında yaptıkları sohbetlerde de kıskançlığın ilişkiye zarar verdiğini, erkeklerin bundan hiç hoşlanmadığını, bir süre sonra da doğal olarak boğulduklarını söylerler birbirlerini onaylayarak.
İlişki başlar. Gayet güzel gidiyordur her şey. Anlayışlıdır her iki taraf. Gezilir tozulur, arkadaşlarla buluşulur, çiftler bir araya gelir… Sevgilisinin telefonu gece yarısı bir kadının adıyla çaldığında kadın büyük bir olgunlukla telefona cevap vermez, sevgilisine uzatır telefonu, hatta rahat konuşabilmesi için odadan çıkar. Ne kadar güven duyduğunu gösterir bu tek hamleyle. Oysa küçük kurtçuklar çoktan dolanmaya başlamıştır kadının beyninde. Ne diye bu saatte arıyordur ki o kadın? İnsanın özel hayata biraz saygısı olur canım… Mutfak kapısına dayanan kulak işlevini yerine getirememektedir. Bu kapıları niye bu kadar kalın yaparlar sanki?
Adem: Hayatım gelsene içeri.
Havva: ( Güler yüzün arkasına gizlenen kemirgen kurtlarla) Konuşmanın bitmesini bekliyordum tatlım.
Adem: ( Tam bir inançla) Aşkım beniiim. Ne kadar şanslı bir adamım ben. Kaç tane kadın bu kadar anlayışlıdır ki?
Havva: ( Anlamazdan gelerek) N’oldu ki canım?
Adem: ( Anlamadığına da inanarak) Yok bir şey aşkım. İçimden geldi.
*
Zaman ilerledikçe kadının kurtçukları sarar beynin dört yanını. Fakat adamcağız hâlâ bu kadar hoşgörülü bir kadınla birlikte olmanın sarhoşluğu içindedir. Tüm arkadaşlarıyla rahat rahat buluşur. Yalan söylemek zorunda değildir. Böyle bir şans insana bir kere nasip olur. İşte bu kadınla gözü kapalı evlenir insan. Evet evet, artık zamanı gelmiştir.
*
Bir akşamüstü adam(cağız) bir kafede arkadaşlarıyla sohbet etmektedir yine. Kalabalık bir grupla birliktedir. Kadın da birazdan işten çıkıp yanlarına gelecektir. Adamın telefonu çalar, sevgilisi aramaktadır.
Adem: Aşkım?
Havva: Neredesin canım? Çıktım ben.
Adem: Kafedeyiz çocuklarla. Birazdan kalkalım diyoruz ama. İstersen sen eve geç, ben de birazdan gelirim yanına.
Havva: (Ses tonunu bastırmak için sarf ettiği büyük çabayla) Tamam canım!
!!! Ve beklenen an gelmiş, adam tüm kurtçukları harekete geçirmiştir. Buluşmak için sözleşilmiş, adam arkadaşlarıyla buluşmuş, kadın telefon ettiğinde masadaki tüm kadınların kahkahalarını duymuş, bunun üstüne kadından eve gitmesi istenmiştir. Kadın gözlerinden fışkıran ateş ve hızlı adımlarla eve gider. Aklına dakikada bilmem kaç kilometre hızla gelen tüm cümleleri tekrar tekrar düşünmektedir.
Ama bu kadar da olmaz ki canım. Bu kadar anlayış gösterirsen olacağı bu! Bende kabahat. Her şeyi görmezden geldim. Yoksa… Yok canım… Niye olmasın? Erkek değil mi? Annem demişti zaten bu devirde babana bile güvenme diye. Al işte! Kesin aldatıyor bu beni. Nasıl uyanamadım bunca zaman? Aslında uyandım da konduramadım işte. Ayşe mi acaba? Aslı da olabilir. Yok yok Esraaa!!! Tabi ya… Kesin o. Gece yarıları aramasından belliydi zaten. Yok ders çalışıyoruz, yok sınava girecek de yardım ediyorum, yok canı sıkkınmış yalnız bırakmayayım… Oooohhh gel keyfim gel. Ben çalışıyorum nasılsa akşama kadar, didiklemiyorum da hiçbir şeyi. Ne zamandır birlikteler acaba? Belki de benden önce de vardı. Elinden kaçırınca aklı başına geldi, bizimki de unutamamış tabi… Ne aptalmışım Allah’ım… Zaten o kız ne zaman bize gelse beyimiz nasıl hürmet edeceğini şaşırıyor. Yok çay içer misin, yok aç mısın, yok geç oldu ben seni bırakayım… Ben de kuzu kuzu oturuyorum evde. Yoooo… Buraya kadar! Madem bu kadar seviyorsunuz birbirinizi, ben hiç girmeyeyim araya. Tamam, çekiliyorum. Keyfinize bakın!
Kapı çalar…
Havva: ( İçindeki canavarın sesiyle) Ne var? Niye geldin?
Adem: ( Şok!!!) Nasıl yani?
Havva: Esra yok mu? Onu da getirseydin ya. Sıkılmasın kızcağız tek başına!!!
Adem: ( Şok şok şok!!!) Ne? Esra mı? Ne diyorsun anlamıyorum…
Havva: Ama ben artık anlıyorum. Sen salak mı sanıyorsun beni? İstediğin oldu işte daha ne istiyorsun? Çekiliyorum ben aranızdan. Siz artık rahat rahat yaşarsınız ilişkinizi!!!
Adem: ( Şuursuzca) ….……
Kapı : Çaaaatttttt!!!!!!!
*
Adem ile Havva’ nın ilişkisi böylece biter. Ama tabi ki hayat devam etmektedir.
Havva: Sen kıskanç mısındır?
Bir başka Adem: Aslında evet. Sen?
Havva: Hayıııııırrr!!!
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
aynen..biz kadınların her zaman yaptığı kuruntular:)
YanıtlaSilhayal gücümüz bu konuda baya geniş:)